Konut, hem yuva gibi basit bir kavramla ele alınabilirken hem de mahalleler, şehirler ya da kolektif mekanlar üretebilir; bir gevşeme ve içsellik mekanını; akılsallık ve düşünsellik alanını*, kira ödediğimiz dört duvarı, mevsimsel göç yerlerimizi, parktaki bir bankı, zorla tahliye edildiğimiz mekanları, çitlerle çevrili yüksek yapıları, tek katlı tuğla bir binayı ve daha fazlasını ifade edebilir.
Koronavirüs pandemisi süresince yapılan ‘evde kal’ çağrıları yaşam standartları düşük konutların ne kadar normalleşmiş olduğunu görünür kıldı. Yönetimlerin ürettiği yönetmelik standartları içinde, katılımcı yaklaşımdan uzak, sosyal ayrışmayı pekiştiren, pahalılık ve niteliğin ters orantıda olduğu barınma modelleri ise bizleri yaşadığımız yerleri sorgulamak için kışkırtmaya devam etmekte:
Bu motivasyonla; Evin Halleri atölye serisi kapsamında gerçekleştirilen Herkes için Mimarlık ve Kerem Erginoğlu ile kurgulanan “Uçsuz Bucaksız Azınlık 2” atölyesinin alt çalışmalarından biri olan “Konut ve Yeni Olasılıklar” grubunda 12 kişi ile mevcut konut yapım ve kullanım ilişkileri irdelenip, yeni yöntem ve ihtimal kurguları üzerine düşünüldü.
Mekansal üretimin ana aktörlerinden olan tasarımcılar, yönetim birimleri ve kullanıcıların birlikte yeni olasılık arayışlarını gündeme getirmesi ve alternatifler üretmesi söz konusu olabilir mi sorusundan yola çıkarak kurgulanan atölyede; katılımcılarla olasılık alternatifleri üzerinden çalışılırken bir yandan da bu alternatiflerin gerçekleşme ihtimallerini etkileyen unsurlar deşifre edildi.
Bu unsurlardan biri olan konut kullanıcısı; sınıflara bölünmüş,kategorize edilmiş, tektipleştirilmiş aile terimi üzerinden tanımlanmaktansa heteronormatif algıları yıkma motivasyonuyla sistem tipolojisi terimi ile ele alındı. Ara sistemlerin de mümkün olduğu, sadece geniş-çekirdek veya ataerkil-anaerkil diye bölündüğünde sistemin ve ev kullanımının indirgenerek sınırlandırıldığı ve kullanıcının isteklerine esnek olasılıklar ile cevap veremediği gözlemlendi.
Atölye süresince yönetimlerin, konut üretimine etkisini ve kurgulanan olasılıklarla kurulabilecek ilişkisini analiz edebilmek amacıyla ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ incelendi. İmkan sınırlarının, en ortak gelecek vizyonunu bile ütopya sınıfında konumlandırması durumu; yönetmeliğin tanımlar bölümünün tümüyle değiştirilmesi ve yeni bir terminoloji oluşturulması, bazı maddelerin ise kaldırılması önerilerini üretti.
Sistem, yönetim ve tasarlayan aktörler perspektifinden olasılık alternatiflerinin incelenmesi; başka bir etki unsuru olan yetki motifleri konusunu üretti. Mevcut durumda, hangi olasılık alternatiflerinde kimin daha çok ve nasıl sorumluluk sahibi olduğu konusunda tartışma yürütüldü. Sonuç olarak ele alınan tüm olasılıkların hangi aktörün/aktörlerin yetkisi bağlamında olduğu analiz edildi.
Atölyede üretilen olasılık alternatifleri bir yandan tüm bu unsurla ele alınırken bir yandan da aidiyet kavramı üzerinden oluşturulan ‘güvenlik alanları’ kapsamında tartışıldı. Konutun yeni olasılıkları; ev (G0), apartman (G1), sokak (G2), mahalle (G3), semt (G4) ve ilçe (G5) ölçeklerinde ayrı istek,hak ve esneklik talepleriyle ele alındı. Ağırlıklı olarak; doğal ışık, temiz hava, yeşil alan, ortak mekan, esneklik, oyun ve ortak sorumluluk hakları üzerinden yeni ihtimallerin konuşulduğu atölyenin çıktılarına bağlantıdaki kitapçıktan ulaşabilirsiniz.
Atölye Katılımcıları: Altıner Yıldırım, Cansu Dinç, Çiğdem Güler, Eda Bozkurt, Elcin Can, Furkan Bora Kılıç, Kerim Yorgunlar, Merve Macit, Rumeysa Oral, Setenay Kamazoğlu, Sidar Alışık